13 Ekim 2016 Perşembe

Çocuğum Neden Uyumuyor?


Acımasız uyku eğitimi yöntemlerini uygulamak istemeyen ancak uykusuzluktan da tükenmiş anne-babalara ilaç gibi gelecek bir kitap çıktı sonunda.Tüm kitaplarını okumanızı önereceğim Anne-Baba Akademisi serisinden 'Çocuğum Neden Uyumuyor?' Şiddetle tavsiye ederim.

Çocuğunuzu uyku eğitimi olmadan da uyutabilirsiniz! -Modern hayat, uyku düzenini nasıl etkiler?
-Çocukların anne babalarıyla uyumaları zararlı mıdır?
-Uyku eğitimi nedir?
-Yanlış beslenme uyku düzenini bozar mı?
-Çocuğunuzun uykusu nasıl olmalıdır?

Anne babalar için çocuklarının düzenli uyuması çok önemlidir. Bazıları içinse uyku çocuk gelişiminin olmazsa olmazı olarak görülür. Çoğu anne baba bu noktada uyku eğitimine başvurur. Ancak uyku eğitimi bir süre sonra çocukla bir savaşa dönüşebilir. Sarah Ockwell-Smith bilimsel, kültürel ve tarihi perspektiflerden yola çıkarak çocuklarda uyku konusuna yepyeni bir bakış açısı getiriyor. Çocuğunuzun uyku düzeniyle savaşmak yerine gerçekçi yaklaşımlar sunuyor. Çocuğum Neden Uyumuyor? çocukların rahatlayıp uyumasını sağlayacak, anne babaların kaygılarına son verecek yepyeni fikirlerle dolu bir kitap.  (Tanıtım bülteninden)

6 Ekim 2016 Perşembe

Okul Öncesi Çocuklar için Dikkati Geliştirme Etkinlikleri

Son yıllarda yapılan çalışmalar ebeveyn ile çocuk arasındaki sosyal etkileşimin çocuğun dikkat kapasitesi üzerinde olumlu etkisi olduğunu söylüyor. Araştırma sonuçları annenin bebeğiyle oyun oynarken bir oyuncağa dikkatini vermesinin çocuğun da o oyuncağa odaklanmasını sağladığı gösteriyor. Bebeklikten itibaren çocukla birebir iletişim kurmak, onunla göz göze oyun oynamak, tamamıyla anda kalarak onunla vakit geçirmek bebeğin sosyal, duygusal, zihinsel gelişimi için olduğu kadar dikkat kapasitesi için de gerekli. Sürekli dikkat ve konsantrasyon becerisi, ebeveyn ile iletişimle gelişiyor.

Çocuğumuzdan bir şeye dikkatini vermesini isterken gerçekçi beklentiler içinde olmak için dikkat süresinin hangi yaşta ne kadar olduğunu bilmek önemli. Herhangi bir olaya, nesneye dikkatini odaklayabilme kapasitesi yaş ilerdedikçe artan bir beceri. Kabaca dikkat süresinin küçük çocuklarda yaş ile denk olduğunu söyleyebiliriz. 3 yaşında 3 dakika odaklanabilirken 4 yaşında bu 4 dakikaya çıkıyor. 5-6 yaşındaki çocuklar küçük gruplar halinde 10-15 dakika kadar bir aktivite ile ilgilenebilir. Büyük ihtimalle aklınıza şu gelecek “Çocuğumu bıraksam bütün gün hiç kalkmadan TV seyredebilir, demek ki dikkati çok iyi”. Ancak malesef bu doğru değil. TV karşısında oturmak pasif bir eylem. Çocuğun izlediklerine müdahale etme gibi bir seçeneği yok, sunulanı olduğu gibi kabul ediyor. Sürekli değişen görüntülerle bir anlamda beyni uyuşuyor. Bu da belli bir olaya, nesneye istemli olarak odaklanma becerisi olarak tanımlayabileceğimiz “dikkat” ten çok farklı bir durum. Küçük yaşlarda çok fazla TV izlemenin çocuğun zihinsel ve sosyal gelişimi için zararlı olduğunu hatırlatayım.

3 Ekim 2016 Pazartesi

Dikkat ve Bellek


Çocuklar için dikkat geliştiren etkinlikleri yazmadan önce dikkat ve bellek ile ilgili genel bilgiler vermek istiyorum. Öncelikle dikkat nedir ondan bahsedelim. Dikkat oldukça karmaşık bilişsel bir işlev ve kısa süreli bellek, öğrenme ve düşünmenin ön koşulu. Dış dünyadan beynimize her saniye 10 milyar bit uyaran ulaşıyor. Bu milyarlarca uyaranın her birini algılamak mümkün de değil gerekli de. Uyaranların gereksiz olanlarını (yani çoğunu) görmezden gelen, hangilerinin gerekli olduğunu seçen, bilişsel süreçleri o seçilen uyaranlar üzerinde odaklaştıran ve tüm bunları kontrol eden sürece “dikkat” diyoruz.


Dikkat bilginin dış dünyadan alınması ve işlenmesi için gerekli bir süreç. Dikkat etmediğimiz bilgiyi hatırlamayız ve de öğrenmeyiz. Dikkatin ne olduğu ve dikkat mekanizmasının nasıl işlediği ile  ilgili psikoloji literatüründe çeşitli kuramlar var ama tüm kuramların ortak noktası dikkatin bir “seçme” işlemi olduğu. Bir teori dikkati bir huniye benzetiyor, huninin dar ucundan kısıtlı sayıda uyaranın  beyne ulaşabildiğini söylüyor. Bir diğeri, beynin sınırlı bilgi işlem kapasitesi nedeniyle dikkatin bir filtre işlevi gördüğünü söylüyor. Başka bir teori tüm uyaranların algılandığını ancak beyin için anlamlı uyaranların seçildiğini iddia ediyor. Bu teoriye göre bilgi önemliyse onu algılama eşiğimiz düşüktür. Tehlike bildiren uyaranların algılama eşiği düşüktür. Örneğin; “imdat” ya da “yangın” gibi. Kalabalık ve gürültülü bir ortamda adımızın söylendiğini kolayca duyarız. Anneler “anne” kelimesini tüm gürültünün arasında duyar ve yine anneler çok zayıf bir ses olsa ve uzaktan da gelse bebeklerinin ağlama sesini duyar. Çocuğunuzun TV seyrederken defalarca seslenmenize rağmen sizi “duymadığı”, ancak “yemek hazır” dediğinizde hemen tepki verdiği zamanları düşünün :)