26 Haziran 2016 Pazar

Uyusun da Büyüsün...

İşte annelerin en zorlandığı konulardan biri. Uyumayan bebek. Tabi uyumayan bebek kavramı anneden anneye değişebiliyor. Örneğin; geceleri çok sık uyanan bir bebeğe sahip olan bir anne için “Bebeğin gece 2 kere uyanması” kutlanacak bir olayken, doğduğundan itibaren uykuya çok düşkün olan ve kesintisiz uykuya çok küçükken geçiş yapan bir bebeği olan başka bir anne için gece 2 kere uyanmak dayanılmaz olabilir.

Acemi anne, özellikle de ilk zamanlar bebeğini başka bebekler ile kıyaslayarak, bebeğinin gelişiminin normal olup olmadığını anlamaya çalışır. Ancak bu karşılaştırmalar bazen hayal kırıklıkları ve vicdan azapları ile sonuçlanabilir. Zaten anne olmanın bitmeyen bir vicdan azabını da beraberinde getirdiğinde hepimiz hemfikirizdir herhalde. Başka bebeklerin iyi uyuması, çok yemek yemesi, erken emeklemesi vb. annede bir şeyleri eksik yaptığı, yanlış davrandığı duygusunu uyandırır. Bu duygunun en yoğun yaşandığı iki alan da uyku ve beslenme. Bu alanlarda yaşanan sorunlar hem ailenin tüm fertleri için çok yıpratıcı olabiliyor hem de annenin yetersizlik duygularının artmasına neden oluyor.

Uykusuz Bıdıklar İçin Kitaplar

Bebekler ve çocuklar için uykudan önce belli bir düzen, rituel oluşturmanın önemli olduğunu biliyorsunuz. Bence bu ritüelin en önemli parçası uykudan önce miniğinize kitap okumak.

İşte size test edilmiş, onaylanmış, benim ve kızımın bayıldığı uyku öncesi kitapları...

Koyun Russell- Çok komik ve eğlenceli bir kitap. Russell sonunda uyumayı başarabilecek mi?

22 Haziran 2016 Çarşamba

"Daha Sade Bir Hayat" Mümkün Mü?

Daha sakin, daha mutlu ve daha özgüvenli çocuklar yetiştirmek için daha sadenin gücünden faydalanalım!.. diyor size önereceğim kitabın kapağında. Daha Sade Bir Hayat'ın yazarları Kim John Payne ve Lisa M. Ross. Kim sakin, mutlu ve özgüvenli çocuk yetiştirmek istemez ki. Bir kitap okuyup da bunu gerçekleştirebileceksek ne mutlu..

Çoğumuz hayatımızın daha sade olmasını istiyoruz ama bunu nasıl yapacağımızı bilemiyoruz. Günlük hayatımız sürekli bir koşturmaca halinde geçiyor. Özellikle de çocuklu ailelerde hareket günün çok erken saatlerinde başlıyor. (Küçük çocuğu olan bir arkadaşım, bir keresinde en büyük hayalim sabah 8
e kadar uyumak demişti, o zamanlar garip gelmişti ama kızım olduktan sonra ne demek istediğini anladım) Çocuğu uyandırmak, kahvaltı yapmasını ve giyinmesini sağlamak, evden çıkarmaya çalışmak (En zoru da bu), yuvaya, okula ya da ananesine bırakıp işe koşturmak, bu arada günün hangi saati olursa olsun trafikle boğuşmak, işte yoğun ve stresli bir gün geçirdikten sonra yorgun argın eve ulaşıp enerjisi hiç azalmamış çocuğunuzu uyuyana kadar zapt etmeye çabalamak ve günün televizyon karşısında uyuklarken sona ermesi. Her gün aynı şey. Bu tempo hiç azalmıyor. Çocuğumuzla geçirdiğimiz özel zamanların sayısı ve süresi çok az. İşten eve geldiğimizde onların bir köşede sessizce oyun oynamasını ya da oturmasını hayal ediyoruz çoğumuz. Oysa çocuklar hiç durmuyor, susmuyor, ilgi istiyor ve sorunları hiç azalmıyor. İşte bu noktada kitabımız devreye giriyor ve adım adım hayatlarımızı nasıl değiştirebileceğimizi anlatıyor.

17 Haziran 2016 Cuma

Anne-Bebek Bağlanmasını Güçlendirmek İçin

Anne ile bebek arasında doğumdan itibaren gelişen duygusal bağ, kişiliğin şekillenmesi ve gelecekteki ilişkilerin niteliği üzerinde çok önemli etkiye sahip. İlk andan itibaren annenin bebeğinin ihtiyaçlarına duyarlılığı, ağladığında her zaman yanında olması, acıktığında onu emzirmesi, okşaması, sevgi dolu sözler söylemesi ve bu ilgiyi düzenli ve tutarlı bir şekilde sürdürmesi bebeğin “Bu dünya güvenli bir yer” algısının oluşması için çok gerekli. Bebeğine tutkuyla, büyük bir sevgiyle bağlanan annenin yüzünde ve gözlerinde bu duyguyu okuyan bebek “Ben sevilmeye değerim, ben değerliyim” i hissetmeye başlar. Bebek bu ilgi, sevgi ve düzenli bakım ile büyürse, annenin her ağladığında orada olduğunu görürse zamanla duyduğu güven artar.

Bebeğin zihni ilişki ile gelişir. İlk ilişki nesnesi olan annenin stresli anlarda bebeğini rahatlatması, onu kucağına alması, hafifçe sallaması, öpmesi, şşşşş ben buradayım, hımmmmm gibi mırıldanmalarla onu sakinleştirmesi ve bu davranışın tutarlı ve düzenli olarak devam etmesi bebeğin bunu içselleştirmesini sağlar. Yaşı büyüdükçe bebek içselleştirdiği annesinin bu sakinleştirici sesi sayesinde stresli durumlarda kendini regüle etmeyi öğrenir.

16 Haziran 2016 Perşembe

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu

DEHB, heterojen bir bozukluktur.Nedeni ile ilgili kesin sonuçlar henüz elde edilememiştir ancak genetik ve çevresel faktörlerin bozukluğun meydana gelmesinde ortak etkisi olduğu düşünülmektedir.

Farklı üç tipi vardır: Dikkat eksikliği önde olan tip, hiperaktivite ve dürtüselliğin önde olduğu tip ve bileşik tip (Hiperaktivite ve dikkat eksikliği bir arada yer alır).

Kız çocuklarda yıkıcı belirtiler ve davranış sorunları daha az gözlenirken dikkat sorunları, depresyon ve kaygı gibi içsel sorunlar daha sık saptanmakta, erkek çocuklarda ise yıkıcı davranışlar, karşı gelme bozukluğu gibi dışsal sorunlar ön planda bulunmaktadır.

DEHB tanısı için karar vermeyi mümkün kılan laboratuvar teknikleri yoktur ve hiçbir psikometrik ya da organik değerlendirme bulgusu tanı koydurucu olarak kabul edilmemektedir.

DEHB klinik bir tanıdır; aile ve çocuk ile yapılan görüşmeler, klinik gözlem, fizik ve nörolojik muayene, davranış değerlendirme ölçekleri ve bilişsel testler tanı koymak amacıyla bir arada kullanılmaktadır; DEHB’nin klinik belirtileri dikkat, konsantrasyon, hareketlilik ve dürtü kontrolü alanlarındaki sorunlardır.

Çocuğa Nasıl Davranalım?

Tüm anne-babaların isteği çocuklarının mutlu, huzurlu, kendine güvenen, başarılı, sevilen insanlar olmasıdır. Bu hedefe ulaşmak için anne-baba piyasada onlarcası bulunan çocuk eğitimi kitaplarını okur, seminerlere gider, TV programlarında konunun uzmanlarını dikkatlice dinler ve bunların hepsini uygulayabilmek için çok gayret gösterir. Her kitabın ve uzmanın önerdiği şeyler farklıdır, anne-babanın zihni allak bullak olur. “Çocuk yemek yemezse akşama kadar aç bırakın, nasıl olsa acıkır yer”, “’Yaramazlık’ yapan çocuğu mola için odasına gönderin, yaşı kadar süre düşünmesini sağlayın”, “Kendi kendine uyumayan bebeğinizi odasında yatağına koyun, ağlayınca hemen yanına gitmeyin, uyumayı öğrensin” ve benzeri onlarca öneri sıralanır. Çocuğuyla yaşadığı soruna çare bulmaya çalışan anne-baba bu önerileri yerine getirmeye çalışır, her yazılanı uygular ama bir türlü istenen sonuca ulaşılamaz. Çocuk uyumadı, 1,5 saattir yatağında ağlıyor oysa kitapta “çocuğunuz yarım saatten fazla ağlamaz” yazıyordu!

Sonunda anne-baba ya kendilerinin iyi birer ebeveyn olmadığını düşünmeye başlar ya da çocuğun adam edilemeyeceğini. İki düşüncenin de sonu umutsuzluk, evde artan gerginlik ve sorunun büyümesidir. Aslında yapılması gereken öncelikle çocuğun bu olumsuz davranış ile ne anlatmaya çalıştığını bulmak olmalıdır. Bu yazıda oldukça temel birkaç kavramdan bahsederek çocuğunuz ile iletişiminizi daha iyi hale getirebilmeniz için yol göstermeye çalışacağım.

Başlarken

Merhaba, 

Yayın hayatına yeni başlayan blogumda sizlere çocuk gelişimi ile ilgili bilgiler vermeye çalışacağım.

Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik bölümünden 2000 yılında mezun oldum.

Yüksek lisansımı Maltepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Gelişim Psikolojisi bölümünde yaptım. Tez konum "Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu olan çocukların açık ve örtük bellek performanslarını değerlendirilmesi".

Meslek hayatım boyunca anaokullarında, özel eğitim merkezlerinde, ilkokul ve ortaokullarda, danışmanlık merkezlerinde hep çocuklarla çalıştım. Meslekte uzmanlaşmanın önemine inanıyorum, benim uzmanlığım özellikle 2-12 yaş arası çocuklar.

Oyun terapistiyim, Deneyimsel Oyun Terapisi eğitimine Byron Norton ve Nilüfer Devecigil'den aldığım süpervizyonlarla devam ediyorum.

Stroop Testi, İşaretleme testi, Raven Standart Progresif Matrisler testi, Özgül Öğrenme Güçlüğü Bataryası, Çizim Testleri (İnsan Çiz, Ağaç Çiz, Kinestetik-Tılsımlı Aile Çiz, Hareketli Ev-Ağaç-İnsan Çiz), D10 testi, Temel Yetenekler Testi, Temel Kabiliyetler Testi, Bender-Gestalt Görsel Motor Algılama testi ve benzeri birçok çocuk değerlendirme testinin uygulayıcısıyım.

Çocuklara yardımcı olabilmek için yeni araştırmaları takip etmeye, psikoloji alanındaki güncel gelişmeleri öğrenmeye, yeni yaklaşımlar, testler, yöntemler, tekniklerin eğitimini almaya devam ediyorum.

Mesleğime ve çocuklara olan sevgim, öğrenme ve gelişme isteğim hiç bitmeyecek...

Sevgiler.


Mine Kilitci, 2016.